top of page
  • Yazarın fotoğrafıEkrem Çankırlı

Agflasyon

İnsan hayatı içindeki en önemli olgu; yaşamak için temel gereksinimleri karşılamak ve kendini güvende hissetmektir. 

Fakat; günün koşuşturması içinde bunun önemine varamadığımız anlar olabilir. Günlük rutin içinde sabah kalktınız kahvaltı, öğle saati geldi yemek, akşam oldu tekrar yemek ihtiyacı normal yaşam ve çalışma hayatı içinde bu döngü ile her gün sürer. Dengeli beslenmemiz ve sağlıklı birey olmak için bu ritüelleri her gün yapmamız gerekir. Sağlıklı birey olabilmek için dengeli beslenme sonrası elde ettiğimiz enerji motivasyonumuzu belirlerken günlük koşuşturma içindeki aktiviteleri yapabilmek bizler için öncelikli gereksinimlerden biridir. Dolayısıyla beslenirken, öğünlerde reçeteleri tamamlayan en önemli bileşenler ise; tahıl, et, süt, sebze, meyve ürünleri yani tarımsal ürünlerdir ki bu ürünler herkesin yaşam standardını belirler.

Bu bağlamda T.C. Sağlık Bakanlığı temel besin grupları verilerine göz atıldığında; düzenli olarak insanların asgari yaşam standardı, yeterli ve dengeli beslenmesi için aşağıdaki temel besin grubunda yer alan gıdalardan önerilen miktarlarda tüketmesi de önem arz etmektedir. 

Süt ürünleri grubu: Süt ve yerine geçen besinler; yoğurt, peynir ve süttozu gibi sütten yapılan besinler; 

Et-yumurta-kurubaklagil grubu: Et, tavuk, balık, yumurta, kuru fasulye, nohut, mercimek gibi besinler bulunur. Ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlar;

Sebze ve meyve grubu: Bitkilerin her türlü yenebilen kısmı sebze ve meyveler;

Ekmek ve tahıl grubu: Buğday, pirinç, mısır, çavdar ve yulaf gibi tahıl taneleri ve bunlardan yapılan un, bulgur, yarma, gevrek ve benzeri ürünler bu grupların içinde yer alıyor. Dolayısıyla insan hayatı, sağlıklı ve üretken toplumlar için açıklanan bu veriler her bireyin hakkı olan beslenme ihtiyacı olarak paylaşılmaktadır. Doğru beslenme ile sağlıklı birey ve sağlıklı toplumun güvenli gelecek duygusu da arttırılabilmektedir.

Günlük hayat içinde ilave edilebilecek bir çok fenomen olsa da insan hayatını ve temel ihtiyaçlarını direkt etkileyen diğer bir olgu ise ekonomik şartlardır ve belirleyici olabilir. Ekonomik şartları işaret eden genel enflasyon oranları ise ülke ekonomilerinin mevcut durumunu göstermek ve kıyaslamasını yapmak üzere yaygın olarak kullanılan belirli emtialara bağlı olarak farklılık gösteren veriler olarak bilinmektedir. Bu nedenle ekonomik sistem içinde “enflasyon etkisi” her zaman dikkate alınabilmektedir.

Bu sebeple insanların yaşamak için temel gereksinimlerini karşılaması ve asgari yaşam standardı ile yeterli, dengeli beslenmesi noktasında yer alan tarımın kalıcı önemi, gıda fiyatlarındaki değişiminin hane halkı bütçesine etkisi, artan dünya nüfusunun gıda ihtiyacı gibi birçok neden ile tarım ürünlerinin enflasyon içindeki yerini ayrıca belirleyebilmektedir. Bunu tanımlayacak kavram ise, “tarım (agro)” ve “enflasyon” kelimelerinin birleştirilmesi ile elde edilmiş olan Agflasyon terimidir. 

Agflasyon; kavramsal olarak günlük hayat içinde ve ekonomik terminolojide öncelikli çok ifade edilmese de; 2000’ li yıllarda bazı yatırım kuruluşlarının analitik raporlarında kullanılması ve süt, ekmek gibi temel ürünlerin fiyatlarındaki önemli artışların konuşulması ile birlikte özellikle takip edilmeye başlanılan bir konu haline geldiği de bilinmektedir. 

Özetle Agflasyon, bir ekonomideki gıda fiyatlarının; diğer mal ve hizmetlerin fiyatlarından veya genel enflasyon oranından daha fazla artması durumunda ortaya çıkan, talebin arzı giderek aşması ve gıda fiyatlarının şişirilmiş seviyelere yükselmesi nedeniyle oluşan bir durum şeklinde yazılı kaynaklarda açıklanırken, beş temel meselede, agflasyonist fiyatların oluşabileceği ifade edilmektedir. 

Dolayısıyla 1. nüfus artışı, 2. tarım ürünlerinin gıda yerine yakıt olarak kullanılması, 3. Çin ve Hindistan gibi ülkelerde artan nüfus ve refah nedeni ile tarım ürünlerine talebin yüklü biçimde artması, 4. kentleşme ile iklim değişikliğinin neden olduğu tarım arazileri alanlarının azalması, 5. olumsuz hava koşullarının yaşanması ile oluşan arz kısıtları ve tarımsal üretime ilişkin maliyet baskısının artması olarak açıklanmaktadır.

Bazı kaynaklarda Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından hesaplanan, gıda emtia sepetinin uluslararası fiyatlarındaki aylık değişimleri kapsamında Gıda Fiyat Endekslerinin yıllık bazda yükselmelerle devam ettiği ve bitkisel yağlar ve süt ürünleri gibi bazı temel gıda endekslerinde yükselişler olduğu ve agflasyon olgusunun yaşattığı bu durumun “sessiz tsunami” olarak adlandırıldığı da tartışılmaktadır.

Bu bilgiler ışığında tarıma ilişkin üretimin vazgeçilmez girdilerinden olan enerji, yağlar ve gübre fiyatlarının önlenemeyen yükselişinin, agflasyon olgusunu fazlaca tetiklediği dolayısıyla bu maliyetlere katlanan üreticilerin, maliyet artışlarını son fiyatlar vasıtası ile zorunlu olarak tüketiciye yansıttığı ifade edilmektedir.

Ayrıca yaşanan agflasyonun, yalnızca tarım üretiminde karşılaşılan yüksek maliyetlerden kaynaklanmadığı küresel tedarik zincirlerinde yaşanan kesintiler, iklim değişimlerinden kaynaklanan hasat sorunları ve pandeminin yıkıcı etkisini ortadan kaldırmaya yönelik genişletici para ve maliye politikalarının; gıda fiyatlarını etkilediği dolayısıyla genel enflasyon oranından ve diğer emtia fiyatlarından daha fazla artarak olumsuz yönde piyasanın etkilendiği tartışılmaktadır. Oluşan durum, agflasyon açısından değerlendirilmiş olsa da gıdanın arz noktası olan tarım; ekonomik büyüme ve kalkınma açısından vazgeçilmez bir potansiyele sahip, vazgeçilmez bir olgu olarak değerlendirilmektedir. Ekonomik açıdan dönüşümünü tamamladığı düşünülen birçok gelişmiş olan ülke, tarıma olan desteğini arttırarak devam ettirmektedir.

Konu bağlamında ülkemiz değerlendirildiğinde ise, bulunduğu iklim çeşitliliği nedeniyle birçok tarımsal faaliyetin bir arada yapılabileceği değerli topraklara sahip olan Anadolu toprakları ile yüzyıllardır yüzlerce medeniyeti beslemiş, geleceğini şekillendirmiş ve bu konuda stratejik bir coğrafya olarak yer almaktadır.

Hem ülkemizde hem de küresel anlamda yüz yıllardır insan hayatını şekillendiren ve şekillendirecek öncelikli konulardan biri olan gıda tedariki ve tarımsal üretimin arttırılmasının önemine dikkat çekilmektedir. Alınan önlemlerin ve yapılan ya da yapılacak uygulamaların, sorunun temeline inecek ve çözüm getirecek şekilde oluşturulmasının önemi ifade edilmektedir. Dolayısıyla kamusal alanda belki farklı yeni tarımsal stratejilerin oluşturulması ya da mevcutların gözden geçirilerek güncellenmesi, ülkemizdeki tarıma uygun toprakların/arazilerin tekrar envanterinin çıkarılması, planlı şekilde coğrafi özelliklerini göz ardı etmeden verimliliğin esas alınması ile bireysel ve kurumsal üretime teşviklerin arttırılması gerekmektedir. Bu bağlamda öncü ve destek olunacak her noktada, gıda güvencesi ile arz dengesi garantilendiğinde, kişi başı tarımsal gıda üretimi/tüketimi, ithalatın payı, tarımsal ürünler için belirlenen fiyatlar ve üretim maliyetleri, kalite, verimlilik gibi konular, doğru planlar ile hayata geçirildiğinde maksimum dengenin sağlanabileceği öngörülmektedir. 

Bu öngörünün yaratabileceği durumda; gıda fiyatlarında ve tedarikinde denge ile öncelikli gıda tedariki kapsamındaki bireylerin tarımsal ürünlere ulaşma rahatlığı sağlanabilir ve agflasyon etkisine maruz kalınmadan istenilen noktalara ulaşılabilir. Kendilerine bereketli bir sofra sunan, yeryüzünde kritik iklim değişikliği hareketliliği dışında besin sıkıntısı çekmeden yaşamış, avcı ve toplayıcı toplumların olduğu yüzyıllar öncesi dönemden günümüze ve geleceğe ilişkin en belirleyici temel kuram; ekilebilir topraklara sahip çıkılması ekim sonrası elde edilen tarım ürünleri ile gıda arz/fiyat dengesinin sağlanması ve bunlara bağlı tüketici davranışlarının toplumlar üzerinde yaratabileceği olumlu etki olabilir.


Kaynakça:

2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page