top of page
  • Yazarın fotoğrafıEkrem Çankırlı

Dönüştüren teknolojik öğrenme süreci

Covid-19 Pandemisi sonrası bilişim teknolojisinin etkisi, öğrenme süreçlerinde çeşitlenmesi ve rolü her geçen gün büyüyerek devam ediyor.

Bilişim teknolojisi dönüştürücü mü yoksa yıkıcı mı? sorusu ile başlayan tartışmalar her geçen gün artarken, insan hayatında dönüştüren teknolojik bir öğrenme süreci yaşanıyor.. Belki de dönüştüren teknolojik öğrenme kavramı içinde öğrenen insan da değişiyor ve dönüşüyor..

Bu değişmeye bağlı bilişim teknolojilerinin etkisiyle günümüz insanının ihtiyaçlarının ve istençlerinin farklılaşması; sosyoekonomik, kültürel alanda evrimleşme ve değişiklik yaşandığına ilişkin tanımlamaların çeşitlendiğinin de bir göstergesi olabilir. Dolayısıyla ihtiyaçlar, istençler her insana göre değişebilir ve farklılık gösterebilir. Değişimin standart olmaması, zamana, kişiye göre farklılık göstermesi nedeniyle öğrenme sürecindeki iyi ya da kötü olgusu insanın istençlerini de şekillendirebilir. Bu bağlamda biyolojik, sosyal ve kültürel olarak her zaman öğrenerek değişmeye açık bir canlıdır insan.. Platon’un dediği gibi “sadece bir iyi vardır; bilgi ve sadece bir kötü vardır; cehalet”. İnsanın öğrenmesi ile oluşacak bilgi veya cehalet hayatı içindeki değişme sürecini de olumlu ya da olumsuz etkileyebilir.

İnsanda değişim ve öğrenme iç içedir, her şey öğrenmeyle başlar. Kitaplar, mektuplar, multimedya ve günümüz internet teknolojileri dâhil hepsi öğrenmenin en önemli destekçisi olmuş ve olmaya devam etmektedir. Öğrenme canlıdır, hayat boyu devam eden bir olgudur. İnsan bir şeyleri öğrenirken kaliteli, doğru tasarlanmış eğitim programları, planlı, kısa, pragmatik öğrenme altyapıları ile öğrenmek ister. Kendi öğrenme sürecini çeşitlendirir.. her öğrendiğinde bir adım öteye geçer. Bunu yaşarken belirli bir konuda kendini geliştirmek için öğrenme sürecine rehberlik eden açık eğitim kaynaklarından, eğitim kurumlarından, diğer eğitici malzemelerden bilgiyi elde etmeye çalışır. Dolayısıyla günümüz teknolojileri ile açık, uzaktan birçok kaynağa internet üzerinden rahatça ulaşabilmektedir. İnternet üzerinden etkileşimli ağlarla bağlanmaya uygun, çevrimiçi öğrenme programları ve uygulamaları ile eş zamanlı, eş zamansız, zaman, mekân sınırlıklarını ortadan kaldırarak kişi öğrenme sürecini kısaltabilmektedir. Öğrenen merkezli, internet ağlarındaki her nokta ile etkileşime girerek, kendini değiştirebilecek yeni bir zemin oluşturabilmektedir. Dolayısıyla değişim süreci yaşarken öğrenme süreçlerinin etkileşiminde iyi ya da kötü olgusu içine dahil olabilir.

İnsan her zaman öğrenmek ister, doğasında yer alan öğrenme kodları hayata adım attığı ilk adımla başlar, kendisinin bilgiye ulaşma kapasitesini zorlar. Öğrenirken şaşkın, meraklı, sorgulayan ve yönlendirmelere her zaman açıktır. Öğrendikleriyle kendini aşmak ve farklılaşmak ister. Bu süreç hayat boyu devam ederken, bu aşamalarda yeni öğrenme kaynaklarına ihtiyaç duymakta, bilgiye ulaşma araştırması ve becerisi devam etmektedir. Onun için öğrenme, öğrendiğini uygulama durumu değişime her zaman açık bir sistemdir. Günlük hayat içinde temel ihtiyaçlarını elde etmek için mücadele ederken, duruma göre değişmek ve kendini de güncellemek ister. Bu çerçevede açık eğitim kaynakları gibi kolay ulaşılabilecek materyaller en kolay ve en kısa zamanda değişimi sağlayacak bir yapı olarak değerlendirilebilir. Öğrenme, aydınlanma isteği ile öğrendiğini aksiyona çevirmek; insanda değişim sonrası dönüşümün anahtarı ve başlangıcıdır.

Öğrenenin teknoloji ile olan ilişkisi değerlendirildiğinde; teknolojinin öğrenmeye etkilerin neler olabileceği noktasında; siyaset ve bilim felsefesi, teknoloji tarihi, etik, bilgisayar programcılığı, içerik tasarımı ve geliştirme, kullanıcı deneyimi tasarımı, teknoloji ile etkileşim, robotik ve kodlama, öğretim tasarımı, teknoloji yönetimi, büyük veri ile çalışma, makine öğrenmesi, yapay zekâ, derin öğrenme, bireysel öğrenme, öğrenme stilleri ve stratejileri, bilişsel stratejiler, sistemsel yaklaşım, açık ve uzaktan öğrenme gibi birçok farklı uzmanlık alanındaki bilgi birikimi ve tecrübelerinin de hayata geçirilmesi gündemdedir.

Öğrenmede en riskli boyut insanın biyolojik, doğal yapısına aykırı anlayış ve yaklaşımlar olabilir. Bu konuda çok tartışma bulunmaktadır. İnsanın değişmesi sonrasındaki dönüşmesi safhasının insanlık için teknoloji tabanlı bir risk olabileceği, insanı doğasından ayırıp makineleştirebileceği tezini savunanlar da bulunmaktadır. Buna benzer tezlere karşı çare olarak insanın talim, terbiyesinde etik, bilimsel olarak desteklenmiş geleneksel, doğru, şeffaf açık öğrenme yöntemleriyle eşgüdümlü hareket edilmesinin, olumsuz eleştirileri azaltacağı yönündeki yaklaşımlardır.

21. yüzyılın başlarında Web 1.0 iletişimle başlayan Web 2.0 ile etkileşimin arttığı bir durumda bunları takip eden Web 3.0 ile geleceğe yönelik planlanan web tabanlı bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmelerin insan ile toplumsal değişim üzerine etkisinin beklentilerin ötesinde olabileceği ifade edilmektedir. Özellikle bu durum Web 3.0 sonrası Metaverse olgusunda tartışılmaktadır. Kısaca sanal evren ve ötesi olarak ifade edilen bu olgunun; toplumların ve bilimin yüzyıllardır keşfetmeye çalıştığı astronomik evrene alternatif teknolojik zeminde sanal evren yaratma çalışmasının bir parçası olabileceği yönündedir. Dolayısıyla iyi olarak sunulan teknolojik altyapılar ile hızlı bir şekilde ortamın değiştirilmesine, bu sanal evrende her şeyin ticari bir emtia haline getirilmesine ilişkin sanal ürün ve hizmetlerin her geçen gün artabileceğine ilişkin görüşler de artmaktadır. Ayrıca sanal evren içinde uygulamacı üstün teknolojiler ile insana yeni sanal öğrenme ortamları sağlanacağı için insanın çabuk öğreneceği ve değişimin ve dönüşümün eski alışkanlıklara yönelik yıkıcı bir etkisinin olabileceği ifade edilmektedir.

Akla gelen ilk sorulardan biri; Küreselleşen dünyada bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle; ağlar üzerinden öğrenme, insanı ne kadar hızlı değiştirebilir? sorusu olabilir. İnsanın yaradılışı itibariyle tarihsel süreçte kendi doğasında bir değişim yaşadığı bilinmektedir ve bu konuda çok kaynak bulunmaktadır. Bazı senaryolara göre insanın değişmesi ve dönüşmesi ile distopik bir toplumun oluşabileceği, sonrasında apokaliptik bir ortama geçilebileceği endişeleri de ifade edilmektedir. Dolayısıyla değişim ve dönüşüm, sadece insanın doğasında değil, onun etkilediği teknoloji dâhil çevresel ortamlarında da gerçekleşmektedir. İnsan çevreye uyum sağlamaya yatkın bir canlı olduğu için biyolojik ve psikolojik olarak kendini ortama göre adapte edebilme yeteneğine de sahiptir. Yapılan her bilimsel araştırmanın nedeni; yine insanın kendi varlığı hakkında yaşadığı şaşkınlık, merak, sorgulama ve her ögesi üzerine keşfedici sonuçlara ulaşma çabası olabilir. Bu nedenle insan kendini keşfetmeye çalıştıkça iyi olanı yani bilgiyi öğrenmeye ilgi duydukça yine kendini olumlu yönde geliştirerek değiştirebilir. Soluduğu hava dahil güneş, rüzgâr bulunduğu coğrafya ve etkileri ile beslenme tarzı, yedikleri içtikleri, yaşadığı ortamlar dahi zaman içinde biyolojik ve kültürel olarak insanın değişmesine ve dönüşmesine neden olabilir. Dolayısıyla konuyu bir fenomen olarak ele alıp sorunun detayına inmek ve bu fenomeni anlamlandırmak gerekebilir. İnsanı iyi yönde değiştirecek ve dönüştürecek yegâne kavramın öğrenme, aydınlanma, öğrendiklerini konuşabilme, tartışabilme, sonuca ulaşabilme ve teknolojiyi iyi yönde kullanabilme yeteneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Yakın zamanda teknolojinin desteği ile ağlarla dijital ortamlarda yoğunlaşarak artacak açık çevrimiçi öğrenme yöntemleri sayesinde gerçekleşebilecek olası bir değişimin ve dönüşümün geleneksele karşı etkisi yıkıcı bir şekilde artabilir. Dolayısıyla etkileşime girilen her ortamda dijital açık kaynaklardan elde edilen bilgiler ve öğrenilenlerle insan geleceğini dönüştürmeye, gelecek neslini güçlendirmeye yönelik uygun zemin ve yeni ortamlar bulabilir.

2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

留言

評等為 0(最高為 5 顆星)。
暫無評等

新增評等
bottom of page